Mevsimler

Written by:

Hiç durmaksızın, birbiri ardına geçip durur mevsimler. Kis bir daha gelir, bahar tekrar gelir, yaz yine gelir ve hatta en sonunda sonbahar dahi gelir. Havanın ısındigi o ilk zamanlar gölün kenarına getirdiğim ahşap bankta oturuyorum. Ağır demir ayakları yumuşak topraga iyice gömüldüğünden biraz alçakta ama en azından artık hiç hareket yok. Etraftaki tek hareket suların üstünde ki titrek dalgalar. Önce dalgalarla kendini gösteren rüzgar, sonra sırtımdan vurup iyiden iyiye içimi ürpertince karşımdaki ağaca takılıyor gözlerim. Ağacın sararmış yapraklarının sonuncusuna. Benim icimi ürperten rüzgarın ona yaptıklarına. Dayanamayisini izliyorum. Dalından kopuşunu. Rüzgarın şiddetiyle, seçemediği yönlere nasıl da savrulduğunu. Toprakla buluştuğu ana kadar dalıp gidiyorum. Sonbaharin, bu dalından kopan son yaprağı tüm o yol boyunca diyor ki, “artık kis geldi”. Yani aslında diyor ki, artık günlerinin büyük bir kısmı karanlıkta; aydınlık sandigin kısmıysa, karanlıktan hallice sadece. Oda iste gri bulutlardan süzülebildiği kadarıyla güneşin. O zaman donup havaya, suya, topraga diyorum ki: Geçip duruyorduya mevsimler bunca zamandır, ziyanı yok artık, dursun, geçmesin! Bu son kis olsun, bu karanlık son, bu son mevsim. Geriye en soğuk gününde bu son kisin, bir beyaz örtüyle örtünmek kalsın.

Leave a comment

Latest Articles